Edebi Sözler

Aradığınız en anlamlı ve güzel sözleri sayfamızda bulabilirsiniz.

Menü

Orhan Veli Kitapların Da Olmayan Şiirleri, Orhan Veli Şiirleri - Sevgi Sözleri

orhan veli şiirleri, orhan veli kitaplarında olmayan şiirler, 2018 orhan veli şiirleri,
Orhan Veli
Orhan veli kitabların'da bulamiyacağınız şiirleri, orhan veli şiirleri, orhan veli sözleri, 2018 en güzel şiirleri yer almaktadır.


GÜN DOĞUYOR;

Dili çözülüyor gecelerin.
Gölgeler kaçışıyor derine.
Alıp sihrini bilmecelerin:
Gün doğuyor şehrin üzerine.

Korkarak şekl'alıyor bacalar.
Gün doğuyor şehrin üzerine.
Bakıyorlar günün gözlerine
Gözleri uykulu atmacalar.

Sallayarak dallarını kavak
Yükseliyor her günkü yerine,
Gün doğuyor şehrin üzerine,
Mavi bir ışıkla ağlayarak.

Gün doğuyor şehrin üzerine,
Renk renk hacimle doluyor her yer.
Dalıyor dağınık yüzlü evler
Hala yanan sokak fenerine.

Toprak kımıldıyor yavaş yavaş,
Gün doğuyor şehrin üzerine;
Bembeyaz gece çiçeklerine
Sabahla düşüyor bir damla yaş.

Ve bir deniz hücumu halinde.
Gün doğuyor şehrin üzerine.


EBABİL;

Alıp içinde sesler uçuşan bu akşamdan
Hafızamı bir deniz kıyısına çeken yol,
Aydınlık rüyaların peşine düşen gondol,
Mavi bir denizde yüzer gibi yanan şamdan.

Tuşların üstünde karanlığın heyulası
Ve birden kalbe çırpınışlar veren hatıra,
Çekmede beni saadet dolu dünyalara
Mine parmaklarında sadalaşan hülyası.

Sıyrılmada gözlerimden yıllarca geceler,
Ve yalnız kalmada bir yaza ram olan sahil,
Uçuşmada gökyüzünde bir sürü ebabil;
Sevgimi ve hasretimi ebedi kılan yer.

Açık pancurlarından seslerin dökülüşü.
Bir göl mü ürpermede ruhun uzaklarında?
En yakın sevgiyi duymayan dudaklarında,
Her yaşayıştan daha güzel olan gülüşü.

Ilık gölgelerde uyutup düşünceleri
Beyaz etekleriyle bana göründüğün an
Ve kapıları yeşil sabahlara açılan
Sıcak tahayyüllerle dolu yaz geceleri.

Renkli fanusların altına doğan dünyası.
Omuzlarında ayışığından örgülerle
Eklenmede içime hasret kaldığım yerle
Mine parmaklarında sadalaşan hülyası.


DÜŞÜNCELERİMİN BAŞUCUNDA;

Hasretimin yıllardanberi bel bağladığı.
İşte odur düşüncelerimin başucunda.
O, göğsünün taşkın hareketi avucunda
Gözlerinde rüyaların gülüp ağladığı.

Kendi bahçesidir onu içinde gördüğün.
Yollar yine her günkü gibi yaz uykusunda
Ve yaban çiçeklerinin buruk kokusunda
Her ikindi günlük rüyasını gören mürdüm.

Onun da dudaklarında bir eskiye dönüş
O da yüzmede bir ses yığını üzerinde,
Bin hatırayı bir anda duyan gözlerinde
İnsana ruhlar dolusu haz veren düşünüş.

Sonra kızlık kadar temiz, aydın bir açılma,
Evine giden toprak yolda o yine çocuk,
Yine uykuyla başlayan alemde yolculuk
Ve tap taze sabahlar kayısı dallarında.

Hasretimin yıllardan beri bel bağladığı.
İşte odur düşüncelerimin başucunda.
O, göğsünün taşkın hareketi avucunda
Gözlerinde rüyaların göülüp ağladığı.


ELDORADO (On dördüncü yaşın ilk güzel gecesine ithaf)

Ufkunda mavi bulutların uçuştuğu dağ.
Büyülü göklerinde sesler duyduğum.
Avucumda dört kollu nehrin verdiği maden,
Üstümde yemişleri alnıma değen tuba.

Müthiş dünyasıyla uykuma ilk girdiği yer.
Gülümsüyor mavi bir ay ışığında kamış.
Göllerin şekil dolu derinliğine dalmış
Vuslatın havasını çevreleyen iğneler.

Suların aydınlığında saadetten bir iz;
Dallardan süzülen kayığından bu hoş insan,
Omzuna değen arzu dolu dudakları kan...
Artık bir cennete bağlı bütün günlerimiz.

Artık ışıkla dolu billur bir kadeh gibi
En güzel şeytanın elinde tuttuğu gurup,
Akşamlar, ağzımda harikulade bir şurup
Ve başımda geceler yeşil bir deniz gibi.

Ufkunda mavi bulutların uçuştuğu dağ
Ve nebati bir alemde duyduğum ilk gece,
Bir sesin aydınlattığı yalan dolu gece
Ve dumanlı bir sabah serinliği ormanda.

Ne onda itidal, ne bende günahkar hali
Ruhları bir kuş gibi avere kılan uyku.
Dağılan içimde her zaman o baygın koku,
Lezzeti dudağımda buğulaşan şeftali.


BUĞDAY;

Düzüldü uçsuz bucaksız alay,
Çıngıraklar çalar kapılarda.
Düzüldü uçsuz bucaksız alay,
Bak, son hasad başladı rüzgarda.

Okulundan ayrılmak üzere yay,
Kuyuların ağzı genişledi.
Okulundan ayrılmak üzere yay,
Korku ta kemiğime işledi.

Savruluyor gökyüzünde buğday,
Gölgeler uzaklaşıyor yerde,
Savruluyor gökyüzünde buğday,
Tanrım! Tanrım! Bir deva bu derde..

Düzüldü uçsuz bucaksız alay,
Çıngıraklar çalar kapılarda.
Düzüldü uçsuz bucaksız alay,
Bak, son hasad başladı rüzgarda.

Undan bize de pay, bize de pay.
Koşun. Buğday dağıtıyor Yusuf.
Undan bize de pay, bize de pay,
Çökmeden sonu gelmeyen küsuf.

Eriyecek tencerede kalay,
Çocuklar anlaşmasınlar dağda,
Eriyecek tencerede kalay,
Yetişmeyecek Ömer imdada.

Altında aynı eyer, aynı tay 
Arayıcısı herkes bir sesin;
Altında aynı eğer, aynı tay
Seferi aynı köye herkesin.

Artık kuruldu bu kervansaray,
Boşuna düşünür ihtiyarlık.
Artık kuruldu bu kervansaray,
Şimdi seslerle dolu mezarlık.

AVE MARIA;

Rüzgar tersine esiyor.
Niçin? Eski günler geri mi gelecek?
Kımıldıyor kozasında böcek
Bilgidiği hayata doğmak için.

Neden içimize doldu vehim?
Ah ümit, ümit, yollar boyunca.
Düşünmez miydi akşam olunca
Hacer'in kollarında ibrahim?

Ve gemisinde Kleopatra?
Neden yine kaynaştı havalar?
Saadet mi getiriyor rüzgar
Dolarak erguvan atlaslara?

Elimize değen kimin eli?
Kimdir bu mumyalarla gelen?
O mu, helezonlara yükselen,
Sabah ellerinin en güzeli?

Sesler mi çözülüyor derinde,
Nedir durup dinlediklerimiz,
Şarkı mı söylüyor Semiramis
Babil'in asma bahçelerinde?

Omzundan örtüler kaydı yere.
Kim bu, kim alnımızdaki yazı?
Gözlerinde günahının hazzı
Gülüyor saz benizli bakire.


KURT;

Ah! artık benim de benzim sarı,
Damar kanımı dolaştırmıyor.
Hiçbir kıyıya ulaştırmıyor,
Beni Şehrazad'ın masalları.

Anlamıyorum dilinden artık
Geceyi saran güzelliğin,
İçim, kör bir kuyu gibi derin,
Ve sonsuz rüyasında yalnızlık.

Susmak istiyorum, susmak bugün.
Susmak, hiçbir üzüntü duymadan,
Büyük bir kuş iniyor semadan.
Sükut, bu indiğini gördüğün.

Artık tırtılları beslemiyor
Bahçemin orta yerindeki dut.
Başıma kondu ebedi sükut.
Gün, yeniden doğmak istemiyor.

Kuşla olduysam da senli benli,
Beynimi kurcalayan bir kurt var:
Anlamak istiyorum, ne yapar
Rüzgarı boşalınca yelkenli?


ZEVAL;

Örtüldü hafınzanın örtüsü
Tasalarımın bittiği yerde.
Yükseliyor şimdi perde perde
Geri gelen saadet türküsü.

Devri tamam oldu pervanenin
Gökten bir beklediğim kalmadı.
Tükendi artık içimde tadı
Yıldızlı küreler düşünmenin.

Ne çıkar karşıma çıksa ecel,
Bu boşluk ondan daha mı iyi?
Başka bir alemden beklediği
Olmayan kula zeval ne güzel!

Beklemememek, beter beklemeden;
Geldi yolunu gözlediğim yar.
Al bu başı sen artık ey rüzgar
Ve sus artık sus artık ey beden!

Not: Siz de sitemize katkıda bulunmak istiyorsanız; yorum bölümünü ya da iletişim butonunu kullanarak güzel sözlerinizi bizimle paylaşabilirsiniz.


Bu yazımı arkadaşlarınızla paylaşın

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

YENİ GÜNAYDIN SÖZLERİ, GÜNAYDIN SÖZLERİ - SEVGİ SÖZLERİ

GÜNAYDIN SÖZLERİ yeni günaydın sözleri, güzel günaydın sözleri, sevgiliye günaydın sözleri, arkadaşa günaydın sözleri, dosta günaydın söz...